Sanat nedir?

What Is Art and 100 other very important questions
Yazar:  Ernst Billgren 
Yayın evi: Bokförlaget Langenskiöld , 2011

Ernst Billgren, İsveç’in en önde gelen ressamlarından. Sanat üzerine kendisine çok sorulan soruları ve kendi kafasına takılanları esprili bir dilde 100 soruda yanıtlamış.
Nasıl ki bir fizikçi atomu çözmeye çalışan bir atomlar topluluğuysa, yani kendi de atomlardan oluştuğu için aslında kendini keşfetmeye çalışıyorsa, sanatçı da ifade edilmeyeni, yani ifade edemediklerini anlatmaya çalışır. Aslında eski zamanlarda sanatla herkesin anlayacağı dilden öyküler anlatılırdı.
Günümüzde ise herkes yeni bir dille kendini ifade etmeye çalışıyor. Bazen karşımızdakini anlamak için bir şey söylenmesine gerek yoktur. Hiçbir şey söylemeden de birbirimizi sevebilir ve anlaşabiliriz. Sanat da işte böyle bir şeydir.
Kendimizi “yine yapamadım”, “yeteneksizim”, “işe yaramazın biriyim” diye sert bir şekilde eleştirmek yerine;

Ne yapmak istiyordum?
İstediğim gibi oldu mu?
Başka türlü yapsaydım ne olurdu?
demek her zaman çok daha yapıcıdır.

Kendinizi acımasızca eleştirmek, yerden yere vurmak sizi felakete sürükler.
Bisiklete binerken ayağınızı, pedalı, gidonu, yolu ve dengenizi devamlı düşünürseniz eninde sonunda düşersiniz. Ama akışına bırakırsanız hem hızlanabilir hem de bisiklete binmekten zevk alırsınız.

Bırakın, her şeyi kontrol etmeye çalışmayın ve sadece üretmeye devam edin.

Hata yapmaktan korkmayın
Yazar hata yapma korkusundan ve bize etkilerinden bahsediyor. “Hata yapmaktan korkmak ilerlemenize ve üretmenize engel olur” diyor. Hata yapmamak için harcadığınız enerji sizi yavaşlatır ve eninde sonunda duraklatır. Ancak ve ancak hata yapa yapa ilerlemek mümkündür. Bu yüzden hata yapmaktan korkmayın.
Her şeyi beyinlerimizle görürüz ve hepimizin beyinleri birbirinden farklıdır.
İnsanlara hangi yeşilin “en yeşil” olduğunu sorun, sorduğunuz insan kadar farklı yanıtlar alırsınız. Gördüğümüz, algıladığımız şeyleri anlatmaya, kelimelerle ifade etmeye çalışınca ise işler daha da karmaşıklaşır.

Gördüğümüzü düşündüğümüz şeyi karşılaştırmaya ya da kıyaslamaya bir imkan yoktur, olamaz da.

Bu nedenle aynı rengi bile farklı olarak algılayabilirken, aynı olayları farklı bir şekilde yorumlamak da doğaldır. Çatışmaya düştüğünüz durumlar karşısında bunu hatırlamak size iyi gelecektir!
Yazar, “eğer iki seçenekten birisini seçmeniz gerekiyor ve seçemiyorsanız üçüncü bir seçenek bulun” diyor. Önemli olanın doğru seçeneği seçmek değil, seçimi yapabilmek olduğunu belirtiyor. İki seçenek arasında kaldığımızda kararsızlık nedeniyle enerji seviyelerimiz düşer ve sonuçta hangi yolu seçersek seçelim, seçimimiz yanlış gibi hissederiz. Bu da yol almamıza engel olur. Sıkıştığınız zamanlar üçüncü bir seçeneği bulmak için bakış açınızı genişletmeyi deneyin.

Boşluk ve sıkılmak
Aslında sıkılmak ve her şeyi boş bulmak iyidir; yaratıcılığa ve özgürlüğe giden kapıları açar. Her şeyi boş bulduğunuzda, bu boşluğu doldurmak için ne yapabileceğinizi düşünmek ve anlamsızlığı gidermeye çalışmanın yollarını aramak ufkunuzu genişleterek sizi yeni yollara davet eder. 
Yapılan bilimsel çalışmalarda 32- 34 yaşındaki insanların en çok hayal kırıklığı yaşayan yaş grubu olduğu görülmüş. Gençken kurduğumuz hayallerimizin gerçekleşmeyeceğini fark ettiğimiz ve sıkıcı işimizle henüz uzlaşamadığımız yaşlar tam da bu yaşlardır. Beklenti ve hayalleriniz ne kadar yüksekse hayal kırıklığınızda o denli fazla olur.
Yaş aldıkça, küçük şeylerden mutlu olmayı öğrendikçe, kendimizi başkalarıyla kıyaslamamayı başardıkça hayal kırıklığı yaşama olasılığımız da düşer.

Kendi performansımız bize yettikçe hüsran duygumuz azalır.

Einstein bir insanın ortalama 100 atom bombasına eş değerde enerjiye sahip olduğunu söyler. Enerjimiz var ama onu serbest bırakamıyoruz. Enerjinizi serbest bırakabilmek için adım atın, düşünün, tasarlayın ve harekete geçin. Hayat memat meselesi olan şeyler için çok daha kolaylıkla enerji bulabilir ve harekete geçebilirsiniz. O yüzden öncelikle size heyecan veren şeyler hayatınıza katın! 

Sanat nedir?

Sanat bir düşünme şeklidir.
Anlatmak ve anlamak için kelimelerimiz ve dilimizin yetmediği şeyler hakkında düşünmenin bir yoludur.