Dr.Banu Taşçı Fresko tarafından, kendisine ait www.banutascifresko.com adlı site üzerinden gerçekleştirilen internet ortamındaki faaliyetler kapsamında çerezler kullanılmaktadır.
Uzun COVID, akut koronavirüs enfeksiyonu başlamasından 3 ay geçmesine rağmen devam eden, hastaların yaşam kalitesini belirgin olarak düşüren bulgular bütünüdür.
En çok görülen yakınmalar;
Koronavirüs sonrası uzamış yakınmaların ortaya çıkma sıklığının %30-70’lerde olduğu düşünülmektedir. Beş hastanın birinde yakınmalar 5 hafta ve daha fazla, 10 hastadan birinde12 haftayı aşan sürelerde yakınmalar olabilir. Yakınmalar inişli çıkışlı bir seyir göstererek 6. Aydan itibaren azalmaya başlar. 6 ay sonrası devam eden yakınmalarda kronik yorgunluk, beyin sisi, uyku bozuklukları ve çarpıntı ilk sıralarda yer almaktadır.
Benzer yakınmalar daha önceki senelerde etkili olan SARS ve MERS koronavirüs enfeksiyonlarından sonrada görülmüştür. Bir çalışmada hastaların bir kısmında 15 senenin sonunda uyku bozuklukları ve kronik yorgunluğu devam ettiği gösterilmiştir.
Hastalık bulguları üzerinden 7 ay geçtikten sonra hastaların yaklaşık %50’si hastalık öncesi performanslarına dönememe, %25’i ise işlerine/aktivitelerine dönememe tarif etmektedir.
Uzun COVID hem ağır ve hastanede veya yoğun bakımda uzun süre takip edilen hastalarda hem de neredeyse asemptomatik, yakınmasız olarak atlatan hastalarda görülebilmektedir.
Bunun dışında
Uzun COVID’in
Yüksek sitokin düzeyleri ve antijenik uyarım nedeniyle bağışıklık sistemi yorgun düşüp, yeterli ve gerekli bağışıklık yanıtını veremez hale gelebilir.
Bu T hücre yanıtında aksama ile birlikte virüsün dokulardan yeterli düzeyde temizlenememesine neden olabilir.
Yaşla artan bağışıklık sistemindeki artmış enflamatuar yanıt ve yanıtlardaki aksama uzun COVID olasılığını arttıran bir diğer faktördür.
Virüsün yüzey proteinleri ile insan dokusu proteinlerinin benzerliği nedeniyle, virüse karşı oluşan antikorlar otoimmün süreçleri başlatabilir, otoantikorlar oluşabilir. Yapılan çalışmalarda pek çok bağışıklık hücresine, sitokinlere, pek çok dokuya, nörotransmitterlere, hormonlara ve reseptörlere karşı çok sayıda otoantikor oluşumu gösterilmiştir. Oluşan otoantikorların akciğer bulgularında düzelme olmamasının bir nedeni olduğu düşünülmektedir.
Bazı hastalarda akut enfeksiyon sonrası 3.aydan itibaren antikor seviyeleri düşmekte, bu da özellikle bağışıklık sistemi ile ilgili sorunu olan veya tedavi alan hastalarda virüsün yeniden çoğalmasına neden olabilmektedir.
Akut enfeksiyon sırasında bağışıklık sistemi hücrelerinde, özellikle T hücrelerinde mitokondriyal sağlık bozulur. Koronavirüs mitokondrilerin virüse karşı verdikleri anti viral yanıtta da direkt olarak azaltıcı etki gösterebilirler. Ayrıca koronavirüs tarafından ele geçirilen mitokondriler konağın değil işgalcinin hesabına çalışmaya başlarlar. Diyabet, fazla kilo/obezite veya metabolik sorunlar bu nedenle de koronavirüse yakalanma ve ağır hastalık olasılığını artırırlar. ‘Hasta’ mitokondriler enerji kaynaklarından istenen miktarda enerji üretemez, enerji seviyeleri düşünce yorgunluk başlar/artar/geçmez.
Enerji kaynaklarından istenen düzeyde yararlanılamamasının bir diğer nedeni de koronavirüsün pankreas hücreleri üzerine etkileri ile fazla insülin salınımına ve insülin direncine neden olmasıdır. Hastalık öncesi diyabeti olmayan hastalarda yeni diyabet ortay çıkmakta, hastalık geçtikten sonra da kan şekeri yüksekliği devam edebilmektedir.
Viral enfeksiyonlara bağlı olarak bağırsak içi dengeler bozulabilir, artmış viral yük nedeniyle yararlı bakterilerin sayısı azalabilir. Ayrıca bedende bağırsaklar dışında pek çok dokuda bakteriler ve virüsler bulunmaktadır. Enfeksiyonlar ve stres bu bakterilerin sağlığını etkileyerek dış dünya ile olan bariyerlerin yıkılmasına/zedelenmesine neden olabilir. Ayrıca hastalık öncesi bağırsaklar, ağız içi, akciğerler ve diğer organlarda bakteri/virüs dengesi bozuk olan kişiler daha sık ve daha ağır enfeksiyon riski taşımaktadır. Periodontiti (diş eti iltihabı) olan hastaların hem yoğun bakıma girme hem de uzun COVID geçirme olasılıkları daha yüksektir. Hem bağırsak bakterinin zararlı bakteriler lehine artması, hem de bu disbiyozis nedeniyle artan zonulin düzeyleri (ve artmış bağırsak geçirgenliği) hem erişkin hastalarda kliniğin ağır seyretmesine hem de çocuklarda multienflamatuar sendroma (MIS-C) neden olabilmektedir. Artmış bağırsak geçirgenliği sonucu kana karışan bakteriler ve diğer mikroskobik canlılar var olan enflamasyonu artırabilir, hastalık belirtilerini şiddetlendirebilir. Ayrıca kana karışan bazı bakterilerin pıhtılaşma eğilimine de neden olduğu gösterilmiştir.
Bağırsaktaki yararlı bakteriler norepinefrin, dopamin, serotonin ve GABA gibi beynin düzgün çalışması için elzem olan nörotransmiterleri sentezleyerek de beyin sağlığına ve beyin-bağırsak iletişimine katkıda bulunurlar. Yararlı bakterilerin sayısı azaldığında bu moleküllerin de sentezi azalır.
Renin anjiyotensin sistemindeki etkilemeye bağlı olarak ortaya çıkan akciğer hava kesecikleri alveol hasarı, oksijenlenme kaybı, pıhtılaşma eğiliminde artış, kan oksijen düzeylerinin düşmesi, akciğer damarlarında basınç artışı ve böbreklerde değişiklikler görülür.
Yakınmaların uzamasının bir nedeni de mast hücresi aktivasyon sendromu veya histamin entoleransı olabilir. Viral enfeksiyonlar sonrasında beyin başta olmak üzere tün dokularda mast hücresi aktivasyonu sık görülür.
Hipermobilitesi, hastalık öncesi POTS ve/veya ortostatik entolerans bulguları olan hastalarda tüm yakınmalar daha şiddetli olarak ortaya çıkıp yaşam kalitesini belirgin olarak azaltabilir.
Akut enfeksiyon sırasında ve sonrasında görülen nörolojik bulgular/yakınmalar
Uzun COVID’in diğer bir nedeni beyin sapı tutulumu/enflamasyonu olabilir. Area postrema adı verilen beyin sapı bölümü vücudun homeostatik durumunu takip edebilmek için kan dolaşımı ile direkt ilişkide olması gerekir, bu nedenle bu alanda kan beyin bariyeri yoktur. Bariyerin olmaması bu alan ve komşuluğundaki alanların koronavirüs enfeksiyonuna, enflamasyona ve sitokinlerin direkt etkisine daha açık hale gelmesine neden olur. Area postreamanın komşuluğunda enflamatuar ağrı cevaplarını yöneten dorsal retiküler nukleus, parasempatik nöronları ve vagus sinirinin liflerini taşıyan vagus sinirinin dorsal çekirdeği, kalp hızını kontrol eden kolinerjik parasempatik liflerin bulunduğu nukleus ambiguus, çevresel dolaşımda enflamasyonu kontrol eden vagus soliter traktus çekirdeği, noradrenerjik sempatik sinir sistemi, nefes ve kalp hızı yanıtlarını düzenleyen ventrolateral medulla bulunmaktadır. Tüm bu yapıların etkilenmesi/enflamasyonu; kronik yorgunluk, otonom tutulum, mide bağırsak yakınmaları, uyku problemleri ve beyin sisi bulgularına neden olabilir. Vagus sinirinin innerve ettiği dokuların ACE2 reseptörlerinden zengin olması nedeniyle koronavirüs daha kolay tutunabilmekte ve vagus lifleri aracılığı ile uzak organlardan beyin sapına taşınabilmektedir. Ayrıca vagus sinirinin kemoreseptörler yoluyla dolaşımdaki enflamasyonu ve sitokin düzeylerini algılaması nedeniyle de uzun COVID2in pek çok hastalık bulgusu açığa çıkabilmektedir. Area postremanın diğer bir özelliği mast hücrelerinin bu bölgede normalde yoğun olarak bulunması, enfeksiyon halinde ise artmasıdır.
Uzun COVID bulguları
Uzun COVID geçirmekte olan hastaların yeniden enfekte olmaması çok önemlidir. O nedenle hastalık sonrasında aşı olmuşlarsa dahi, maske, mesafe ve sosyal izolasyona devam etmeleri çok önemlidir. Bu kronik hastalığı olan orta yaş üzeri hastalar için daha büyük önem taşımaktadır.
Uzun COVID başa çıkma önerileri için buraya , otonom tutulum önerileri için buraya, çarpıntı için buraya, kronik yorgunluk için buraya , baş ağrısı için buraya, beyin sisi için buraya bakabilirsiniz.
Koronavirüs enfeksiyonu ve Uzun COVID ile ilgili daha fazla bilgiyi Büyük Yorgunluk kitabımızda bulabilirsiniz.
–
Referanslar:
Dr.Banu Taşçı Fresko tarafından, kendisine ait www.banutascifresko.com adlı site üzerinden gerçekleştirilen internet ortamındaki faaliyetler kapsamında çerezler kullanılmaktadır.
Çerez ayarları tercihlerinizi kaydedebilmemiz için kesinlikle gerekli çerezler her zaman etkin olmalıdır.
Bu çerezi devre dışı bırakırsanız, tercihlerinizi kaydedemeyiz. Bu da, bu web sitesini her ziyaret ettiğinizde çerezleri tekrar etkinleştirmeniz veya devre dışı bırakmanız gerekeceği anlamına gelir.