Dr. BANU TAŞCI FRESKO
Ben "Beynini Doğru Besle"yi migren hastaları için yazdım.
22 senelik nöroloji uzmanı olarak yıllar içerisinde migren hastalarına sadece ilaç verip göndermenin onları tedavi etmediğini görüyordum. Hastaların migren ağrıları dışında pek çok yakınmaları olduğunu, bu yakınmalar/bulgular ile migrenleri arasındaki bağlantıyı bilmediklerini ve migrenlerinin nedenleri hakkında bilgi sahibi olmadıklarını ve çaresizliklerini de tekrar tekrar gözlemliyordum.
Beslenme, hareket ve ağrılar arasındaki ilişkiyi belki ben kendim de bir migren hastası olmasam bu denli ayrıntılı olarak araştırmayacak ve bilmeyecektim. Migren ve eşlik eden fibromiyalji, IBS, kronik yorgunluk sendromu gibi hastalıkların altında genetik yatkınlık dışında pek çok faktör hastalık süreçlerini etkiliyor. Hastanın geçmişini ve başından geçenleri bilmeden, onların etkileri hakkında hastanın fikir sahibi olmasını sağlamadan düzenlenen tedaviler başarılı olamıyor. Boğazımızdan geçen her lokma bize nasıl enerji, mineral ve vitamin sağlayarak sağlığımızı olumlu yönde etkileyebiliyorsa, olumsuz olarak da etkileyebiliyor. En iyi bilinen örnekler balık zehirlenmesi, mantarlar ve deli baldır. Migren hastaları pek çok farklı nedenle pek çok farklı gıdaya hassastır; bu gıdaların tüketimine dikkat etmezlerse ilaç almalarına rağmen ağrıları geçmez. Hasta da bunu ilaçlar bir işe yaramadı şeklinde yorumlar.
Migren hastalarının çok önemli kısmı genetik ve epigenetik olarak strese yatkındır; stresle baş etme yetenekleri bozuktur. Kronik stres yanıtının etkilerini azaltmadan ağrıları azaltmak nerdeyse imkansızdır. Yoga hem stresle baş etmeyi kolaylaştırır hem de artmış olan stres yanıtını düzeltir. Uzun vadede depresyon ve kaygı bozukluğuna da iyi gelerek nadir ataklar dışında rahat bir yaşam sürmenizi sağlar.
Günümüz koşulları ve kahve alışkanlıkları nedeniyle pek çoğumuz magnezyum fakiriyiz, vücudumuzun magnezyum depoları neredeyse bomboş. Hepimiz içeride oturuyor, yaşıyor, çalışıyoruz, D vitamini düzeylerimiz ağlanacak halde. Sizlere ayrıntısı ile migren ağrılarına iyi gelen vitamin ve mineralleri de anlattım. Kitabımı size neler yapmanız ve nasıl yol almanız gerektiği ile ilgili bir yol haritası vererek ve affetmenin öneminden bahsederek bitirdim.
Kitabı okuduktan sonra görüşlerinizi benimle de buradan paylaşırsanız çok mutlu olurum.
22 senelik nöroloji uzmanı olarak yıllar içerisinde migren hastalarına sadece ilaç verip göndermenin onları tedavi etmediğini görüyordum. Hastaların migren ağrıları dışında pek çok yakınmaları olduğunu, bu yakınmalar/bulgular ile migrenleri arasındaki bağlantıyı bilmediklerini ve migrenlerinin nedenleri hakkında bilgi sahibi olmadıklarını ve çaresizliklerini de tekrar tekrar gözlemliyordum.
Beslenme, hareket ve ağrılar arasındaki ilişkiyi belki ben kendim de bir migren hastası olmasam bu denli ayrıntılı olarak araştırmayacak ve bilmeyecektim. Migren ve eşlik eden fibromiyalji, IBS, kronik yorgunluk sendromu gibi hastalıkların altında genetik yatkınlık dışında pek çok faktör hastalık süreçlerini etkiliyor. Hastanın geçmişini ve başından geçenleri bilmeden, onların etkileri hakkında hastanın fikir sahibi olmasını sağlamadan düzenlenen tedaviler başarılı olamıyor. Boğazımızdan geçen her lokma bize nasıl enerji, mineral ve vitamin sağlayarak sağlığımızı olumlu yönde etkileyebiliyorsa, olumsuz olarak da etkileyebiliyor. En iyi bilinen örnekler balık zehirlenmesi, mantarlar ve deli baldır. Migren hastaları pek çok farklı nedenle pek çok farklı gıdaya hassastır; bu gıdaların tüketimine dikkat etmezlerse ilaç almalarına rağmen ağrıları geçmez. Hasta da bunu ilaçlar bir işe yaramadı şeklinde yorumlar.
Migren hastalarının çok önemli kısmı genetik ve epigenetik olarak strese yatkındır; stresle baş etme yetenekleri bozuktur. Kronik stres yanıtının etkilerini azaltmadan ağrıları azaltmak nerdeyse imkansızdır. Yoga hem stresle baş etmeyi kolaylaştırır hem de artmış olan stres yanıtını düzeltir. Uzun vadede depresyon ve kaygı bozukluğuna da iyi gelerek nadir ataklar dışında rahat bir yaşam sürmenizi sağlar.
Günümüz koşulları ve kahve alışkanlıkları nedeniyle pek çoğumuz magnezyum fakiriyiz, vücudumuzun magnezyum depoları neredeyse bomboş. Hepimiz içeride oturuyor, yaşıyor, çalışıyoruz, D vitamini düzeylerimiz ağlanacak halde. Sizlere ayrıntısı ile migren ağrılarına iyi gelen vitamin ve mineralleri de anlattım. Kitabımı size neler yapmanız ve nasıl yol almanız gerektiği ile ilgili bir yol haritası vererek ve affetmenin öneminden bahsederek bitirdim.
Kitabı okuduktan sonra görüşlerinizi benimle de buradan paylaşırsanız çok mutlu olurum.