Hipokrat günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce ‘Besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun’ demiş.
Günümüzde ve modern Dünya’nın beslenme düzeninde ise bu söz her zamankinden daha çok anlam içeriyor.
Bu sözün birkaç bileşeni var aslında:
Birincisi, doğanın bize besinlerde ihtiyacımız olan tüm proteinler, şekerler (karbonhidratlar), yağlar, vitaminler, mineraller, fitobesleyiciler ve antioksidanlar sağlaması. Koşullarımız ideal olsa besinlerimizle bedenimiz için gerekli tüm besleyici elementleri alabilirdik, ama günümüzde bu maalesef mümkün olmuyor.
İkincisi boğazımızdan geçen her yiyecek ve içecek lokmasının bize yararı olduğu kadar zararı da olabileceğini bilmek. Bedenimizi daha iyi dinleyerek bize dokunan ve dokunmayan besinleri ayırt edip, onları tüketmemek önemli; özellikle çağımızın kronik hastalıkları ve kronik ağrılarda. Migren hastaları çok iyi bilirler, kırmızı şarap içtiklerinde veya kızartma yediklerinde ağrılarının tetiklenebileceğini. Bir diğer örnek de akşamları içtiğimiz bir melisa veya çarkıfelek çayının bizi sakinleştirebilmesi, kahvenin de uyandırabilmesi.
Beslenmede üçüncü bir bileşen ise işlenmiş ürünler. İşlenmiş ürünlerin pek çok gıda katkısı içerdiğini hepimiz biliyoruz, ama bize bu denli zarar verdiğini daha yeni yeni fark ediyoruz. Ruh sağlığımız, beyin sağlığımız, bağırsak sağlığımız ve metabolizmamız üzerine etkilerini bilmek ve tüketmemek sağlığımız için atabileceğimiz en önemli adımlardan birisi işlenmiş ve paketlenmiş katkı maddeli ürün tüketmemek.
Son bileşen de atalarımız gibi beslenmek. İşlenmiş ürün tüketmediğimiz zaman yakın çağlarda yaşamış atalarımız gibi beslenebiliriz aslında, ama yetmez. Bundan yaklaşık 10000 önce başlayan tarım devrimi ile hayatımıza giren besinlerden uzak durarak taş devri diyetine uygun beslenmek de sağlığımız için atabileceğimiz diğer büyük adım. Glutenin zararlı olduğunu duyuyor, ama her zaman hayatımızdan çıkaramıyoruz. Süt ve süt ürünlerinden vaz geçmek pek çok insan için düşünülemez bir durum. Burada da bedenimizi çok iyi dinlemek çok önemli, bedenimiz bize bıkıp usanmadan ağrıyla, yorgunlukla, beyin sisi ile devamlı haber veriyor. Bu mesajlara kulak kabartmak, görmezden gelmemek, üstünü örtmemek gerekiyor.
Avokado biliyorsunuz mucizevi bir besin, doymamış yağlar, mineraller, vitamin ve lif deposu. Ama histamin salgılanmasına neden olarak migren ve fibromiyalji hastalarının ağrılarını artırabiliyor. Bu durum pek çok besin için geçerli.
Bu nedenle bu bölümdeki bilgiler, besinler ve ağrı hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlayarak, ağrılarınız ile baş etmeyi kolaylaştıracak.