Dr.Banu Taşçı Fresko tarafından, kendisine ait www.banutascifresko.com adlı site üzerinden gerçekleştirilen internet ortamındaki faaliyetler kapsamında çerezler kullanılmaktadır.
The Extraordinary Healing Power of Ordinary Things: Fourteen Natural Steps to Health and Happiness
Yazar: Larry Dossey
Yayınevi: Harmony, 2007
Dr. Larry Dossey, Sıradan Şeylerin Sıra Dışı İyileştirici Güçleri kitabında çoğunlukla göz ardı ettiğimiz veya önemsemediğimiz küçük ayrıntıların iyileşmemizde ve iyilik halimizdeki etkilerinden söz ediyor ve sağlık ve mutluluğa giden 13 doğal adımdan bahsediyor.
Bir hazineyi saklamak istiyorsanız, onu herkesin gözünün önüne koyun, böylelikle kimse onu bulamaz ve göremez.
Bahsettiği öneriler de bu şekilde, aslında hepimizin gözü önünde olan ama farkında olmadığımız veya dikkate almadığınız faktörler… Bazı hastalıkların üstesinden gelmek için modern tıbbın bilgi, cihaz, girişim ve bütün gelişmiş koşullarına ihtiyacımız var elbette, ama bazen de iyileşmemizi hızlandıran şeyler, basit, sıradan ve doğal faktörler.
İyimserlik
Her şeyin daha iyi olacağına dair olan inanç, beklenti, ümit iyimserliktir. İyimser insanların kötümser insanlara göre çok daha az hastalandığı ve daha uzun yaşadığı, bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğu ve kardiyovasküler sistemlerinin çok daha stabil olduğu gösterilmiş. Var olan problemlerin çözülebileceğine dair olan inanç ve kararlılık da iyimserliğin sayesinde başımıza gelen hastalıkları bir tehdit veya bir felaket olarak değil baş edilmesi gereken bir sorun olarak görür, onları çözebilir, uzun vadede daha sağlıklı oluruz.
Unutmak
Günümüzde unutkanlığa çağın vebası gözüyle bakılsa da aslında her şeyi ve her şeyi hatırlamak insanoğlunun başına gelebilecek en büyük felaketlerden bir tanesi…Doktor Dossey aslında bizim bazı şeyleri unutmamız ve geçmişe gömebilmemiz gerektiğini söylüyor. Eğer her şeyi hatırlayıp hiçbir şeyi unutmasaydık o zaman bir cehennem hayatı yaşardık. İnsanların; başlarına gelen olayları anlatırken bunları çözülebilecek veya üstesinden gelinebilecek bir sorun olarak anlattıklarında çok daha kolay iyileştiklerini gösterilmiş. Dr. Dossey Alzheimer ve demans korkusu yüzünden çok küçük unutkanlıklarımıza odaklanarak aslında var olmayan problemleri var ettiğimizi ve daha çok endişe duydukça ve depresyona girdikçe unutkanlıklarımızın da arttığını söylüyor. O yüzden unutkanlıkla barışmalıyız.
Tabii ki çok ciddi unutkanlıklarınız varsa doktora muayene olun ama ufak tefek unutkanlıklarımızın hayatımıza kattığı güzellikleri de görün.
Yenilik
Günlük koşuşturma sırasında anda kalmak her an yaşadığımız tecrübelerin tazeliğini koruması ve bizim onları her seferinde yeni bir gözle bakmamızı sağlar.
Anda kalmanın en kadim yolları meditasyon yapmak ve farkındalıktır.
Adeta her dakika yeniden doğuyormuşçasına, meditasyon ve farkındalık sayesinde karşımıza çıkan olaylara yeni bir gözle bakabilir ve onları diğer olaylardan ve geçmişten bağımsız olarak değerlendirebilir ve yol alabiliriz. Yeniliklerden korkmadan, yenilikleri hayatımıza entegre etmek bizi geleceğe karşı daha dirençli hale getirir. Yazar bu bölümü şöyle bitirmiş: “Güneşin altında yeni bir şey yok ama bizim farkında olmadığımız pek çok eski şey var.”
Gözyaşları
Ağlamak, vücuttaki stres düzeylerini düşürürken; toksik maddelerin atılmasını sağlayarak, biz sulu gözleri hem rahatlatır, hem de tazeler. Kadınlar erkeklerden yaklaşık beş kat daha fazla ağlıyorlar demiş yazar. Ağlamanın stres düzeylerimizi azalttığı için evrim sırasında insanoğluna mukavemet ve dayanıklılık kazandıran bir eylem olduğu düşünülüyor. Doktorlar; ağlamanın doğal, sağlıklı ve aynı zamanda da şifa veren bir hareket olduğunu düşünüyorlar. Ağrı, stres ve üzüntü sırasında ağlamak aslında bizim bu zorluklarla baş edebilmemizi kolaylaştırır. Ağlayan insanların ağlama sonrasında stres hormonu kortizol düzeylerinin ve bağışıklık sistemi enflamasyonu (hem maddelerin hem de hücrelerin sayısı) daha az olduğu ve hastalıklardan daha çabuk iyileştiği, daha kolay üstesinden geldiği de gösterilmiş.
Toz toprak
Teknoloji devriminden sonra doğan insanlar olarak hem toprak ve doğadan çok uzaklaştık hem de mikroplara, böceklere, solucanlara ve diğer haşerata karşı fobiler geliştirdik. Günümüzde artan alerjilerin ve astımın nedeni araştırıldığında, en önemli nedenin fazla hijyen olduğu, fazla temizliğin aslında bizi daha hasta ettiği gösterildi. Buna hijyen hipotezi deniyor; çağımızda aileler küçüldükçe ve hijyen çılgınlığı artıkça hastalıklar ve alerjiler de paralel biçimde artıyor. Bağışıklık sistemiz mikroplar ve toz toprakla karşılaştıkça güçleniyor ve onlara daha uygun, yerinde yanıtlar verebilir hale geliyor. Bir çocuğu hiç konuşmadan, ellemeden, dokunmadan veya herhangi bir şekilde etkileşime girmeden büyütürseniz, nasıl sağlıklı olmaz ve en küçük uyaranlara uygunsuz tepkiler verirse; aynı şekilde bağışıklık sistemi de mikroplar ile temas etmeden, küçük uyaranlarla uyarılmadan büyür ve ‘gelişirse’; zaman içinde benzer şekilde aşırı ve abartılı yanıtlar verir. Bu abartılı yanıtlar da alerji, astım ve egzama gibi hastalıklara giden yolları döşeyen en önemli faktördür. Kardeşi olmayan, tek başına büyüyen, erken yaşta yuvaya gitmeyen ve doğadan uzak steril koşullarda büyüyen çocukların ileriki yaşlarda otoimmün hastalıklara özellikle Multipl skleroz riskine yakalanma olasılıklarının arttığı gösterilmiş. Musluktan akan klorlu su içmek bağırsak bakterilerinin dengesini bozarak bu alerji ve astım katkıda bulunuyor maalesef.
Bırakın çocuklarınız çamurla oynasın, çamurlu ellerini yüzlerine gözlerine bulaştırsın.
Yazar İngilizcedeki ‘mud’ yani çamur kelimesinin Hint Avrupa dillerinde ‘mother’ kelimesi, yani anne ile aynı kökten türediğini; çamur ve toprağın aslında bizim için anne gibi besleyici ve koruyucu olduğunu söylüyor.
Midyenin inci yapabilmesi için kum tanesine kıpkırmızı gün batımlarının toz partiküllerine, bizim de toz ve toprağa ihtiyacımız var.
Müzik
Dr. Dossey mırıldanmanın sinüs boşluklarını etkileyen ses dalgaları yaydığını ve bu ses dalgalarının sinüs boşluklarını temizlediğini söylüyor. Temizlenen sinüslerin nitrik oksit üretimini artırdığını belirtmiş. Kanda nitrik oksit artımı; yüksek tansiyonu düşürür, damarları genişletir, bağışıklık sistemini güçlendirir.
Aynı zamanda beyindeki sinir hücreleri arasındaki iletişimi artırır ve hafıza üzerinde pozitif etkileri vardır. Sinirli, stresli ve kronik olarak depresif olan insanların şarkı söyleyerek, mırıldanarak ve dans ederek kendilerini daha iyi hissettiği ve daha dengeli oldukları klinik olarak ispatlanmıştır. Kendi mırıldanmamızın yanında, kedilerimizin mırlamasının da sakinleştirici ve bağışıklık sistemimizi güçlendirici etkisi vardır.
Müzik, beyindeki melatonin düzeylerini artırarak
uyku kalitemizi de olumlu yönde etkiler.
Risk almak
Dr. Dossey, risk almanın bizim genlerimizde ve beynimizde işlenmiş olduğunu düşünüyor ve risk almayan insanların aslında kendi potansiyellerini sabote ettiğini ve risk almayan ve büyüklerin sözlerini hep dinleyen çocukların erişkinliklerinde donuk insanlara dönüştüğünü söylüyor. Risk alma aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirerek bizi kanser ve diğer hastalıklardan koruyor. Gökkuşağını görmek istiyorsak, fırtınalı ve yağmurlu havalarla baş edebilmeyi ve hayatımızla ilgili cesur kararlar almamız gerektiğini söylüyor.
Bitkiler
Modern tıptaki ilaçlar keşfedilmeden çok önce insanlar bitkileri iyileşmek için kullanıyorlardı. Eczanelerde satılan ilaçların 4’te 1’ini bitkilerden elde edilen ilaçlar oluşturuyor. Yaklaşık yüzde 20’si de mikroorganizmalar, hayvanlar ve diğer organik maddelerden elde ediliyor. Hem bitkileri ekerek hem de onları yiyecek ve içecek olarak hayatımıza katarak çok daha sağlıklı olabiliriz.
Kurtlar (börtü, böcek, haşerat)
Dr. Dossey bu bölümde iyileşmeyen diyabetik yaraların ve kangrenlerin tedavisinde kullanılan larvalardan bahsetmiş. 2003 senesinden beri de bu tedavinin FDA tarafından onaylandığını belirtmiş. Uzuvlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bazı hastalarda da yarar sağladığını belirtmiş.
Böceklerin tedavide kullanımına bir diğer örnek olarak da enflamatuar bağırsak hastalıklarında kurtçuk yumurtası tedavisinden bahsetmiş. Burada da hijyen teorisinde toz toprak bölümünde anlattığı gibi, steril ortamlarda büyümenin ve doğadan uzaklaşmanın aslında bizi kurtlardan kurtardığını ama pek çok hastalığa da açık hale getirdiğini söylemiş.
Mutsuzluk
Dr. Dossey bu bölüme Sultan Mahmut’un hikayesiyle başlamış. Hikaye şöyle;
Sultan Mahmut bir gün tüm vezirlerini toplayıp, bana bir yüzük yaptırın ve üzerine öyle bir şey yazdırın ki, ona her baktığımda, hüzünlüysem neşeleneyim, neşeliysem hüzünleneyim diye emir vermiş. Vezirleri düşünmüş düşünmüş ve yüzüğün üzerine sadece şunu yazmışlar: “Bu da geçer ya hu”
Mutluluk ve mutsuzluk gece ve gündüz gibi birbirini takip eder, ikisini birbirinden ayırmak mümkün değildir.
Dossey, evrimsel olarak mutsuzluğun bizi geleceğe hazırladığını, aynı zamanda da mutsuzluğa olan temayülümüzün büyük ve zengin sanat ve edebi eserlere altyapı hazırladığını paylaşmış. Günümüzde mutsuzluk kaçınmamız gereken bir duygu olarak lanse ediliyor ve sosyal medya üzerinden mutluluk pompalanıyor. Fırtınalardan sonra çıkan güneşin değerini daha iyi anlayabilmek için fırtınaları yaşamalıyız.
Hiçlik
Dr. Dossey bizim doktorlar olarak doğanın işine fazlaca burnumuzu soktuğumuzu ve hastaların tedavi süreçlerinde sakin kalamadığımızı söylüyor. Çağımızda, hiçbir şey yapmadığımızda bunun bir zaman kaybı olduğu söylenip devamlı işe yarar bir şeylerle uğraşmamız yönünde bir dayatma var. Hatta küçücük çocukların bile bir dakika bile boş kalmasına gönlümüz razı gelmiyor. Meditasyon yapmak için oturduğumuzda, zihnimizin içinden o bir şeyleri yapmaya devam ediyoruz.
Rüzgarın görünmeyen gücü ve güneşin gözle görülmeyen sıcaklığı gibi sessiz kalarak ve hiçbir şey yapmayarak çok daha güçlü olursunuz.
Gizem
Dr. Dossey, günlük rutinleri ve yol haritalarını bir kenara bırakıp hayatın bilinmezlikleri içerisine bodoslama dalmanın hatalara yol açabildiğini ama bu hataların öğrenmek için elzem olduğunu söylüyor. Zihnimizi olasılıklara açık tutarak güvenli alanımızı koruma ihtiyacımızın bizi hakikatten ve hayatın gerçekliğinden uzaklaştırdığını söylüyor. Hayattan daha çok zevk almamız için merak hissiyle gizemlere kendimizi açmamız gerektiğini, bunun için vahşi doğada geziler yapmayı ve sanatla uğraşmayı öneriyor. Sanatın bilinmezliklerinin zihnimizi susturarak onu yeniliklere açık hale getireceğini söylüyor.
Mucizeler
Dr. Dossey mucizelere inanmamız gerektiğini söylüyor; bir fantezi veya bir hayal şeklinde değil ama iyileşmeye olan inancımızı kaybetmememizin şart olduğunu belirtiyor. İyileşmeyi hastalığın iyileşmesinden daha öte evrenle bir bütün olmak ve taşların yerine oturması olarak nitelendiriyor (Böyle düşünmek çok kolay değil elbette, zihninizi başka türlü yönlendirmeniz gerekiyor). Mucize (miracle) kelimesinin Latince merak etmek, şaşırmak veya hayret etmek anlamına geldiğini; aslında merak ederek, iyileşmenin olabileceği olasılığını aklımızdan çıkarmayarak iyileşebileceğimize olan inancımızı kaybetmeden mucizelere kucak açabileceğimizi söylüyor.
Dr.Banu Taşçı Fresko tarafından, kendisine ait www.banutascifresko.com adlı site üzerinden gerçekleştirilen internet ortamındaki faaliyetler kapsamında çerezler kullanılmaktadır.
Çerez ayarları tercihlerinizi kaydedebilmemiz için kesinlikle gerekli çerezler her zaman etkin olmalıdır.
Bu çerezi devre dışı bırakırsanız, tercihlerinizi kaydedemeyiz. Bu da, bu web sitesini her ziyaret ettiğinizde çerezleri tekrar etkinleştirmeniz veya devre dışı bırakmanız gerekeceği anlamına gelir.