Dr.Banu Taşçı Fresko tarafından, kendisine ait www.banutascifresko.com adlı site üzerinden gerçekleştirilen internet ortamındaki faaliyetler kapsamında çerezler kullanılmaktadır.
Her zaman değil, ama maalesef evet; zor geçen bir çocukluk Alzheimer hastalığına neden olabilir.
Yapılan çalışmalarda çocukluk travması (ebeveyn kaybı, fiziksel şiddet, duygusal şiddet, cinsel şiddet, duygusal ihmal, fiziksel ihmal) yaşamış kimselerde geç yaşlarda demans gelişme olasılığı beklenenden fazla olduğu bulunmuş.
Bunun en önemli nedeni travmaların –özellikle gelişme döneminde- başta hipokampüs olmak üzere beynin bilişsel faaliyetlerinden sorumlu bölgelerini olumsuz olarak etkilemesi.
Hipokampüs etkilenmesinin en önemli sonucu beynin nöroplastisitesini kaybetmesi ve karşılaşılan sorunlarla baş edememesi. Beyin gelişiminin en hızlı/fazla olduğu erken çocukluk döneminde yaşananalar çevreden gelen uyaranlara beynin verdiği davranışsal, otonomik ve hormonal yanıtları belirgin ve olumsuz şekilde etkileyebiliyor. Fazla miktarda stres hormonuna maruz kalan hipokampüsler gelişebilecekleri kadar gelişmiyor, küçük kalıyor. Hipokampüs hacmi küçülmesi de döngüsel bir şekilde HPA yanıtlarında bozulmaya yol açarak negatif bir kısır döngüye yol açıyor.
Çocukken fiziksel ve aile içi şiddete maruz kalan bireylerin benin soğukkanlılık ve muhakeme merkezleri frontal bölgelerin ve limbik sistem (singulat korteks) gri madde kalınlıkları daha ince. Bu kişiler strese daha duyarlı, olumsuzluklar karşısında daha tepkili, duygu düzenlemesinde zorlanan, sosyal ilişkileri problemli kişiler çoğunlukla. Annenin agresif olması hipokampüs hacmini daha çok etkileyip depresyona eğilimi artırıyor. Yine şiddete maruz kalan çocuklar stres karşısında soğukkanlı kalamayıp kaygı bozukluğu ile karşılık veriyorlar.
Travmaya maruz kalan çocuklarda uzaysal düşünme/öğrenme, dil ve hafıza problemleri görülebiliyor. Bu çocukların okul başarısı beklenenden düşük oluyor.
Çocukluk çağı travmalarının bir diğer etkisi stres hormonu düzeylerini artırarak hem beyinden ve böbreküstü bezinden salgılanan stres hormonu düzeylerini (HPA ekseni) etkilemesi hem de beyni strese karşı daha duyarlı hale getirmesi.
Travma öyküsü olan erişkinlerde kandaki enflamatuar sitokin düzeyleri normalden yüksek saptanıyor. Ayrıca bu hastaların yararlarının iyileşmesinin daha uzun sürdüğü, grip ve pnömokok aşılarına yetersiz antikor yanıtı verdikleri ve daha sık hasta oldukları da görülmüş. Uzun süreli enflamatuar sitokin ( IL-6, TNF alfa) yüksekliğinin kalp damar hastalıklarına, kemik erimesine, eklem ağrıları/romatolojik sorunlara, tip II diyabet ve uzun vadede Alzheimer hastalığına yatkınlık yaptığı biliniyor.
Çocukluk çağı travmalarının ayrıca
Bu faktörlerin beşi de hem bedende hem de beyinde oksidatif stres ve enflamasyona yol açarak demans başta pek çok beyin hastalığına zemin hazırlar.
18630 kişinin izlendiği bir çalışmada 2 ve daha fazla travma öyküsü erişkinlikte hipertansiyon gelişimi ile ilişkili bulunmuştur. Bu hastalarda tansiyon bulgularından önce depresyon, kaygı bozukluğu ve sosyal fobi gelişimi görülmüştür. Tansiyonu olan erişkinler en çok fiziksel şiddet ve aile içi şiddet tarif etmektedir. Şiddeti anne baba ölümü ve ayrılığı takip etmektedir.
Uzun süren depresyon ve dile getirilemeyen öfkenin tek başına hipertansiyona neden olabildiği de unutulmamalı.
Tansiyon değerlerinin yükselmesine neden olan diğer bir faktör artmış stres yanıtının neden olduğu sempatik sistem baskınlığıdır.
Uykusuzluk hem tek başına hem de çocukluk çağı travması varlığında enflamasyon, depresyon ve uzun vadede Alzheimer hastalığına neden olabilir.
Depresyon ve demansın altında yatan diğer bir neden de travma sonrası beyinde azalmış BDNF düzeyleridir. BDNF düzeylerinin azalması yukarıda belirtildiği gibi nöroplastisteyi azaltarak bireyleri hem depresif yapar hem de bilişsel fonksiyonlarını olumsuz olarak etkiler.
Artmış stres yanıtı ve/veya enflamasyon dışında çocukluk çağı travmaları telomerlerde kısalma yaparak da sağlık düzeylerini etkileyebilir. Genetik yapımızı taşıyan kromozomların sonunda yer alan telomerler kısaldıkça hücreler daha hızlı yaşlanır. Eğer hasta da eş zamanlı fazla kilo/obezite, hareketsizlik, sigara kullanımı varsa bu kısalma ve yaşlanma çok daha hızlı ve belirgin olur. Telomerleri yaşlarına göre kısa olan ve çocukluk çağı travması tarif eden kimselerde serum IL-6 düzeyleri de yüksek bulunmuştur.
Çocukluk çağı travması yaşayanlar ergenliklerinden itibaren
Finlandiya’da 2682 kişinin takip edilmesi ile yapılan çalışmada çocukluğunda yetimhanede büyüyen, travmatik deneyim tarif eden veya savaş nedeniyle göçmek zorunda olan çocukların erişkinliklerinde demans olma riski daha yüksek bulunmuş (eşlik eden hastalıklar, eğitim ve sosyokültürel düzeyden bağımsız olarak).
Japonya’da 17412 kişinin izlenmesi sonucu 3 ve daha fazla çocukluk çağı travmasına maruz kalmanın demans riskini belirgin olarak arttırdığı görülmüştür. Bu duruma katkıda bulunan faktörlerden bir tanesi de travma öyküsü olan kişilerin daha az eğitim almasıdır. Erkeklerde fiziksel şiddet daha fazla demansa neden olurken, kadınlarda duygusal şiddet/ihmal öne çıkmaktadır. Fiziksel şiddet mağdurları hem psikolojik hem de fizyolojik/fiziksel olarak etkilemektedir: özellikle baş bölgesi travmaları uzun vadede nöron kaybı ile birlikte demansa zemin hazırlamaktadır.
Her iki çalışmada demansla en çok ilişkilendirilen durumlardan bir tanesi 15 yaş öncesi ebeveyn ölümüdür.
Referanslar:
Dr.Banu Taşçı Fresko tarafından, kendisine ait www.banutascifresko.com adlı site üzerinden gerçekleştirilen internet ortamındaki faaliyetler kapsamında çerezler kullanılmaktadır.
Çerez ayarları tercihlerinizi kaydedebilmemiz için kesinlikle gerekli çerezler her zaman etkin olmalıdır.
Bu çerezi devre dışı bırakırsanız, tercihlerinizi kaydedemeyiz. Bu da, bu web sitesini her ziyaret ettiğinizde çerezleri tekrar etkinleştirmeniz veya devre dışı bırakmanız gerekeceği anlamına gelir.